black swan

itsatakan24
Darren Aronofsky yönetmen koltuğunda oturduğu 2010 yapımı film. Aronofsky bana soracak olursanız insanlığımızın içinden geçtiği problemleri süper bir görsellik ve güzel bir dram ile ekrana iyi bir biçimde yansıtıyor. Neyse sonradan Darren Aronofsky ile alakalı bir entry de girerim. Filmden bahsedeyim.

Film kusursuzluk kavramını gerçekten güzel sorgulamış.

Ona ihtiyacımız gerçekten var mı yoksa sadece kusursuz olduğu için mi hep ona yöneliriz gibi soruları da içinde barındırarak bu kavrama güzel bir sorgulama çıkartmış Darren Aronofsky ve ekibi.

Film yer yer tıpkı ana karakterimizin oynadığı oyun olan Kuğu Gölü'nü temsil ediyor. Karakterimiz film ilerledikce rolüne iyice kafayı takıyor ve bu yüzden gerçekte yaşanmamış şeyleri de görüyor. Tabii gerçekte yapmadığı şeyleri bir yandan da kendine uygulmaması dışında. İşte bu noktada da film kusursuzluk kavramının bedellerini epey güzel bir biçimde göstermiş. Film ilerledikçe karakterimiz hep önü körleşiyor (gerçekte değil tabii ama davranışları ve takıntılığı açısından) ve önü körleştikçe kendine verdiği fiziksel zararları ve çevresine verdiği duygusal zararları da görememeye başlıyor. Kendisi gerçektende bir beyaz kuğudan siyah kuğuya dönüşüyor da diyebiliriz. Özellikle de son gösterinin yapıldığı sahnelerden de bunu diyebiliriz. Siyah Kuğu'yu oynadığı kısımlarda mükemmel oynuyor ama bir yandanda artık o kadar gözü körelmiş ki kendine cam parçasını sapladığının bile farkında olamıyor. Bu noktada da kusursuzluğun insanı ne kadar köreltebileceğine dair bir mesaj vermiş olabilir bu film. Ayriyetten Siyah Kuğu rolüyle işi bittiği sırada hemen kulise gidip Thoması öpüyor ve hem dansıyla hemde sonra öpmesinden dolayı Thomas epey bir etkileniyor bunu yüz ifadesindende anlayabiliriz. Peki Kuğu Gölü oyunundaki Siyah Kuğu ne yapıyordu dersiniz? Aynen, Beyaz Kuğu'yu kurtarmaya gelen Prens'i baştan çıkartıyor bunun dolayısıyla da Beyaz Kuğu hiç bir yolu kalmadığı için dayanamayıp intihar ediyordu. Aslında bu noktadan itibaren şunu da diyebilirim ki bu film bence ana karaterimizin Nina'nın (vr dolaylı yoldan biz insanlığın) kusursuzluğa duyulan isteği ve kendi benliği arasında süre gelen dualist bir kişiliğinin savaşıdır.

Bu arada filmde bence Nina'nın annesinin eskiden şarkıcı olma sebebi ise hali hazırda senaryosunda ve başka elementlerinde ağırlıklı biçimde ilham alınan Perfect Blue filmine bir kez daha selam çakmak açısından olduğunu düştlünüyorum.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol