confessions

Film Sözlük

1. nesil Admin - taze yazar - Admin -

  1. toplam entry 20
  2. takipçi 2
  3. puan 934

aile

yerlidalton
başrollerini kıvanç tatlıtuğ, serenay sarıkaya ve nejat işlerin oynadığı televizyon dizisidir. böyle bir kadro oluşturulup neden böyle bir dizi çekiliyor anlam veremediğim bir dizidir aile dizisi.

bu oyuncuları bir araya getirip dijital platformda, sansürsüz ve aşırı kült bir dizi çekilebilirdi. hatta ve hatta bu dizi ekibi ile güzel bir film çıkabileceğini tahmin ediyorum. kıvanç tatlıtuğ oyunculuğu sağlam, adam neredeyse her role giriyor. nejat işler ise son dönemlerde kadıköyde takılan dünya'yı devamlı sorgulayan emekli amcalar gibi filmler çekiyordu; bu insanı ciddi anlamda bunaltmaya başlamıştı.

toplum psikopatları garip bir şekilde seviyor ve psikopatça diziler/filmler de bayağı tutuyor. böyle bir kadroyu bulayım nejat işler ve kıvanç tatlıtuğu en üst seviye de psikopat rollerini verirdim.

aile dizisine yeniden gelecek olursak, birçok kişinin izlemesinin temel sebebi kıvanç ile serenay. senaryo, oyunculuk falan bazıları için hiç umurlarında değil.

black swan

itsatakan24
Darren Aronofsky yönetmen koltuğunda oturduğu 2010 yapımı film. Aronofsky bana soracak olursanız insanlığımızın içinden geçtiği problemleri süper bir görsellik ve güzel bir dram ile ekrana iyi bir biçimde yansıtıyor. Neyse sonradan Darren Aronofsky ile alakalı bir entry de girerim. Filmden bahsedeyim.

Film kusursuzluk kavramını gerçekten güzel sorgulamış.

Ona ihtiyacımız gerçekten var mı yoksa sadece kusursuz olduğu için mi hep ona yöneliriz gibi soruları da içinde barındırarak bu kavrama güzel bir sorgulama çıkartmış Darren Aronofsky ve ekibi.

Film yer yer tıpkı ana karakterimizin oynadığı oyun olan Kuğu Gölü'nü temsil ediyor. Karakterimiz film ilerledikce rolüne iyice kafayı takıyor ve bu yüzden gerçekte yaşanmamış şeyleri de görüyor. Tabii gerçekte yapmadığı şeyleri bir yandan da kendine uygulmaması dışında. İşte bu noktada da film kusursuzluk kavramının bedellerini epey güzel bir biçimde göstermiş. Film ilerledikçe karakterimiz hep önü körleşiyor (gerçekte değil tabii ama davranışları ve takıntılığı açısından) ve önü körleştikçe kendine verdiği fiziksel zararları ve çevresine verdiği duygusal zararları da görememeye başlıyor. Kendisi gerçektende bir beyaz kuğudan siyah kuğuya dönüşüyor da diyebiliriz. Özellikle de son gösterinin yapıldığı sahnelerden de bunu diyebiliriz. Siyah Kuğu'yu oynadığı kısımlarda mükemmel oynuyor ama bir yandanda artık o kadar gözü körelmiş ki kendine cam parçasını sapladığının bile farkında olamıyor. Bu noktada da kusursuzluğun insanı ne kadar köreltebileceğine dair bir mesaj vermiş olabilir bu film. Ayriyetten Siyah Kuğu rolüyle işi bittiği sırada hemen kulise gidip Thoması öpüyor ve hem dansıyla hemde sonra öpmesinden dolayı Thomas epey bir etkileniyor bunu yüz ifadesindende anlayabiliriz. Peki Kuğu Gölü oyunundaki Siyah Kuğu ne yapıyordu dersiniz? Aynen, Beyaz Kuğu'yu kurtarmaya gelen Prens'i baştan çıkartıyor bunun dolayısıyla da Beyaz Kuğu hiç bir yolu kalmadığı için dayanamayıp intihar ediyordu. Aslında bu noktadan itibaren şunu da diyebilirim ki bu film bence ana karaterimizin Nina'nın (vr dolaylı yoldan biz insanlığın) kusursuzluğa duyulan isteği ve kendi benliği arasında süre gelen dualist bir kişiliğinin savaşıdır.

Bu arada filmde bence Nina'nın annesinin eskiden şarkıcı olma sebebi ise hali hazırda senaryosunda ve başka elementlerinde ağırlıklı biçimde ilham alınan Perfect Blue filmine bir kez daha selam çakmak açısından olduğunu düştlünüyorum.

bicycle thieves

itsatakan24
1948 İtalyan yapımı Vittorio De Sica'nın yönetmen koltuğunda yer aldığı İtalyan Yeni Gerçekçi filmi. İkinci Dünya Savaşı sonrası zar zor bisiklet gerektiren bir iş bulup zar zor bir bisiklet alıp çalışan bir aile babasının bisikletinin çalınışını ve o adamın bisikletinin peşini sürmesini konu alıyor.

Bir buçuk saatte çok acayip yönlü bir film olmuş. Dün bitirdim. Bir buçuk saatte savaş sonrası İtalya'yı gösterirken bir yandan toplumun gelişmesinden zıt olarak kötüye ilerleyen toplumum ahlakını, (yer yer ufak ufak) toplumdaki statü farklarını, adalet kavramının günümüz toplumlarındaki ölüşü, bir insanın sonu çaresiz olacağını bilse de verdiği uğraşı ve kurduğu ümit, bir babanın ve en önemlisi bir insanın hakkının peşinde koşuşunu ve o kişinin psikolojisi efsane derece iyi işlenmiş hemde kısa ve öz biçimde. Filmde en ön plana çıkan şeyler filmin atmosferi, ana karakterin psikolojisi ve oyunculuklarıdır. Bu üç özellik filmin çok yönlü olmasına en çok katkıda bulunmuştur şüphesiz. Filmin hikayesi de elbet bulunmuştur katkıda fakat şüphesiz bu üç etmen en yüksek payı ellerinde bulunduruyor. Filmin atmosferine değinecek olursam tam İkinci Dünya Savaşının sonlarında çekildiğinden toplum atmosferleri sağlam ve gerçekten savaştan çıkmış bir milleti yansıtıyor. Bu özellik de filmde karakterimizin uğradığı haksızlığın nedenlerine katkıda bulunuyor. Bu sayede de filmde ana karakterimize iyi ya da kötü bir şey olduğunda daha vurucu hissetirmesini sağlamış zannımca. Oyunculuklar ise apayrı bir durum. Ana karakterimizin psikolojisi filmin her dakikasında çehresinde apaçık şekilde okunabiliyor. Bu sayede film bir taşla iki kuş vurmuş oluyor. Hem oyunculuk sayesinde karakterimizin düştüğü dramın vuruculuğu artmış hem de karakterin psikolojisini filmin her yerinde net biçimde görebiliyoruz.
Antonio'nun kah bisikleti aldığındaki mutluluğu ve yüzüne yansıyan ümidi ya da çalındığı vakit yüzündeki üzüntü ve çaresizlik veyahut bisikletini ararken hakkında bir ipucu öğrenemediği vakit yüzünde beliren öfke. Beni en çok etkileyen kısımlar şüphesiz Antonio'nun ilk bisikleti çalındığında oğluna bozulduğunu söylerken yüzü ve filmin sonlarında o bisikleti çalıp çalmamasına dair girdiği ikilem. Ki o sahnede de Rizzi'nin girdiği ikilem yüzünden efsane yansıyor. Sırf o sahne bile sosyolojik açıdan sağlam mesajlara ev sahipliği yapıyor bence.

vivre sa vie

itsatakan24
Bugün izlediğim Godard'ın çektiği 1962 yapımı film. Ben galiba sevdim bu Fransız Yeni Dalga sinemasını. Harbiden filmleri kendi zamanlarının ötesinde birer işler olduğunu gösteriyorlar. Yani en azından hoşuma giden şeyleri var senaryo anlamında falan yaratıcı ve beklenmedik sonlar, sinematografi açısından bazen yenilikçi kamera hareketleri ve açılar. Sanki bir şeyler farklı hisettiriyor.

Filme değinecek olursam;
Filmin kendisi yaşamaya, hayatın acılarla dolu oluşuna ve bizim bunlarla içinde bulunduğumuz mücadeleye (ki buna duruma göre Godard Varoluşçuluğa da selam çakmış diyebiliriz sanırım), gençliğin tıpkı narin bir çiçek gibi olduğuna yani kötü yollara başvurduğumuzda o çiçeğe su vermediğimizde soluşunu güzel, kısa ve öz biçimde gösteriyor film. Kadınların ne denli erkeklerin baskıları altından kurtulamadığına dair bir eleştri de olabilir bu film aynı zamanda. Ayrıca Anna Karina ne güzel kadınmış be vuruldum vallahi kadına :D
Edgar Allan Poe'nin yazısının okunduğu kısımda filmin Nana'nın mevcut durumuna, filmde yaptıklarına ve de geleceğinde olacaklarına dair bir gönderme yaptığını sezdim ne kadar doğru bilemem. Hatta geleceği derken o sinemada Jeanne D'arc'ı izlediği kısımda da filmdeki karakter de suç işlediği için (tabii artık son çareden) idam cezası alıyor ve cezası en acı şekilde işlenecek. İşte bu noktada bence o filmdeki karakteri bu filmde Nana, idam kararını filmin sonunda yani Nana'nın geleceğinde olacaklara, bu idamın en acı olan şekilde yapılacak olması Nana'nın sokaklarda yavaş yavaş çürüyüşünü ve bunla olan imtihanı, bu cezayı alma yani idam sebebi fahişelik işlerine girişmesi ve yanlış insana güvenmesi ve de bu cezayı işlemesinin sebebi yani fahişelik yapmasının sebebi sokaklara düşmüş olması diyebilir. Yani eğer Godard aslında bu yukarıda anlattığım şekilde Nana'nın o filmi izlediği sahnelerde Jeanne D'arc üzerinden karakterimizin yani Nana'nın kendisini, geleceğini metaforik bir anlatımla göstermiş olabilir. Keza dediğim gibiyse zekice olmuş.

tevfik

itsatakan24
Güzel duruyor site. Tasarım açısından da sevdim geliştirilebilir de aynı zamanda yeni temalar falan daha çeşitlk kılınır. Eminim ki adminlikte hiç sorunu olmaz şahsen bu siteden ümidim bol.
2
Film Sözlük Film Sözlük
yakın zaman içerisinde önce google play, daha sonra app store içerişinde yerimizi alacağız. masaüstü versiyonunda biraz değişiklikler sağlayacağız ve mobilde üzerine ilave edeceğimiz çok fazla güncelleme olacaktır.
itsatakan24 itsatakan24
Çok iyi. Gelecek planlarınız güzel şeyler vaad ediyor gibi.

trainspotting

itsatakan24
İMDb 8.1
İMDb linki

not: Türe kült diye yazdım keza bence kültlük bir film bu. Gençlik ve dram da sayılabilir aynı zamanda kara mizah falan da sayılabilir.

Konu olarak bu film İskoçyalı bir eroin bağımlısı olan Mark Renton'un hem bu bağımlılık ile cebelleşirken hem de arkadaş ortamı ile olan imtihanını ve bunların altında gelişen olayları konu alıyor. Kitabını da öneririm daha evrene hakim olmak isterseniz.

not 2: Bu filmi altyazılı izlemenizi öneririm. Çevirisi çok efsane değil. Yer yer hataları var. Hem esprileri ve o aksanın getirdiği lisan değişimini de deneyimlemiş olursunuz. İsterseniz türkçe dublaj hakkında fikirlerimi de yazabilirim DM'den.

Kendi fikirlerime geçeyim

Bu filme ne diyebilirim ki. Nerede başlayıp nerede biteceğini çok iyi biliyor ilk önce. Hiç sıkılmıyorum film boyunca. Yerinde komedi yerinde dram. Filmde yer yer iyi motifler de var. Mesela filmin ilk ile ikinci yarısının birbirinden farkı bence bağımlılıkların da iki yarısını göstermek için güzel bir örnek. Bunun dışında karakterler iyi işlenmiş ve filmin kah yüzeyinde kah arka planında iyi mesajlar ve eleştriler var. Bu mesajlar konusunda eğer merak ederseniz kendi fikirlerimi DM'den yazarım. Hem spoiler açısından hem de aşırı uzun olmaması açısından o konuyu es geçtim şimdilik. Bu film hakkında izleyenler belki diğer dediklerime katılmayabilir ama katılacaklarından adım gibi emin olduğum bir şey varsa onlarda bu filmin müzikleridir. Bu filmin müziklerini feci seviyorum. Öznellikten çıkarsak şayet filmin temasına ve geçtiği zamana gayet uygun müzikleri var. 80'lerin sonundaki britpop/rock müziğinden 90'ların house/techno/electronic kültürüne geçişini güzel gösteriyor film. Filmin müziklerini epey öneririm herkese. Mutlaka izleyin, izlettirin efendim.

ufak tefek hatalar

secil
Elbette yeni bir projeye başlıyorsunuz sorunlar çıkıyordur fakat bu entry altında hatalardan söz edelim ona göre düzenlemeler yapılsın düşüncesindeyim. İstatistikler kısmına giremiyorum (kullandığım telefon iphone 12 mini) bilgisayarımda bakmadım fakat baktığım zaman yeniden yazacağım. Ve arama alanına yazdığımda üst tarafta boşluk oluyor o boşluğun çıkmasına anlam veremedim.

film sözlük

dikistutmaz sabri
yeni film başlıkları açan kişinin film hakkında, yazısının sonunda imdb ya da beyazperde puanı yazması gerekmeli bence. evet, bazen konusu ilgimi çekse de imdb puanı yüzünden es geçtiğim çok oluyor, pişman değilim.
1
itsatakan24 itsatakan24
Kendi entryimde ekleyecektim unuttum hatırlatma için sağol.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol